Evrim Matematiksel Olarak İmkansızdır

Bir proteinin rastgele ortaya çıkma ihtimali 10691‘de 1‘dir. Büyük patlamadan bu yana geçmiş olan zamanın miktarı 1018 saniyedir ve gözlemlenebilir evrende 1078 ila 1082 atom vardır. Olasılığı 1080‘de 1‘in ötesindeki herhangi bir olasılığın evrende bir kez bile gerçekleşmeyecek kadar imkansız kabul edilir.

Evrimciler, “Astronomik ihtimaller sonucu ilk canlı oluşmuş olamaz mı?” derler.

Bu astronomik ihtimalle neyi kastettikleri sorulduğunda, “Bilemeyeceğimiz bir ihtimal; örneğin, ilk yaşamı uzaylılar başlatmış olabilir…” gibi bilinmez bir ihtimal, astronomik bir ihtimale tutunuyorlar. (Burada konunun samimiyet olduğunu anlamalısınız. Çünkü samimi olup gerçekleri kabul ettiğimizde bu bizi Kuran’a götürüyor. bkz. Kuran Gerçeğin Kendisidir)

Biz de “bilinebilir bir ihtimal” örneği ile meydan okuduğumuzda “neden olmasın” diyebilecek kadar şuur kapalılığına şahit oluyoruz.

Bu görüşlerinin içyüzünü anlamlandıralım:

Örneğin, adil bir zarın 1000 kez atıldığında art arda 6 gelme olasılığı.

Evrim Matematiksel Olarak İmkansızdır

Ya da Sahra Çölü’nde işaretlenmiş tek bir kum taneciğini tek denemede gözü kapalı bulunması olasılığı.

Evrim Matematiksel Olarak İmkansız mıdır?


Bakın, bilinemez astronomik ihtimalden bahsetmiyoruz. Matematiksel olarak yazılabilen bir ihtimalin imkansız olduğunu kanıtladığımızda zaten “astronomik ihtimal” kesin imkansız sayılıyor.

Örnek verilen ihtimallerin imkansız olduğunu anlayamayan evrimcilerin sorunu matematikteki “sonsuz” kavramıyla alakalı olduğu veya bunu bahane etmek için kullandıkları görülüyor.

Matematikte “sonsuz” ifadesi belirli bir şey değildir. Yani matematik hep sonludur ve nesne hep bellidir. Bir sayı için sonsuz diyemeyiz çünkü zaten o sayı bellidir. Örneğin bir sayı için ∞ işaretini kullanamayız çünkü ∞ + 1 yine ∞’dur; aslında bu yine bellidir yani bu sayıya ∞ demek yerine n deriz ve bu sayı sürekli büyüyen n’dir.

Yani sonsuz ifadesini cehennem için kullandığımızda kastedilen yine matematiğe uygundur. Ama nasıl olurda dünyada bir ihtimalden bahsederken bunu bir türlü anlatamayız.


“1000 kez art arda 6 gelebilir.” der. “İşaretli kum taneciği bulunabilir.” derler. Bunu imkansızı anlamlandıramadığı için der. Sonsuz ifadesi bu kişiler için “olabilir” anlamı taşıyor. Çünkü matematik ile pratiği birbirinden ayırt edemiyorlar.


1 / 1050 gibi bir ihtimal matematiksel olarak kesinlikle gerçekleşmeyecek anlamına gelmez. Ama bu oran “pratikte imkansız” olarak kabul edilir.

Yani aşırı küçük olasılıkları kağıt üzerine yazmamız mümkündür fakat bu pratikte imkansız olarak ifade edilir. Matematikçiler genellikle, istatistiksel olarak, 1050‘de 1’in ötesindeki herhangi bir olasılığın sıfır olduğu konusunda hemfikirdirler. Bunu anlamayan evrimciler “E, yani olabilir.” diyerek bir gerçeğe tutunduklarını sanıyorlar. Gözlemlenebilir evrende 1078 ila 1082 atom vardır. Olasılığı 1080‘de 1’in ötesindeki herhangi bir olasılığın evrende bir kez bile gerçekleşmeyecek kadar imkansız kabul edilir.


Örneğin zar sorusunda çıkan (1/6)1000 gibi bir değer, bu eşiklerin çok altında olduğu için pratikte tamamen imkansızdır.
Burada bir örnek sayı vermiş olsak bile, akıldan yoksun bir kişi “Bak işte bu kadar ihtimalle olabilir yani.” diyecektir.

Örneğin zar sorusu için bir evrimci; “Sonsuz diye ifade edebileceğimiz bir ihtimal ile sonsuz diye ifade edebileceğimiz yıl sonra bu gerçekleşirse?” diyorsa, biz de bu kişilerin tahminlerine uyduklarını ispatlamış oluyoruz.

6:116 Onlar sadece zanna uyuyorlar ve sadece tahminde bulunuyor.

Zaten istedikleri de böyle bir şeye inanabilmektir. Çünkü aslında kanıtlamak istedikleri şey, “Sonsuz diye ifade edebileceğimiz bir süre sonunda 1000 zar atışında hep 6 gelebiliyorsa, öyleyse evren de sonsuz diye ifade ettiğimiz ihtimaller sonucu kendi kendine meydana gelebiliyorsa öyleyse şeytan galip geldi ve Tanrı’yı yendik.” diyebilmenin yolunu bulmaya çalışıyorlar.

Yani bu kişilerin arzusu zaten zar sorusundaki zarın 1000 kez atılıp hep 6 geldiğini kanıtlamak değil. “∞ ihtimal” denilen bir ihtimalin bile ∞ deneme sonrasında gerçekleşip evrenin Tanrı’ya ihtiyaç duymadan oluşabileceğine bir delil bulmak. Böylece şeytanı haklı Tanrı’yı haksız çıkarmak için ellerinde kanıtlar bulundurmaktır. Bu kişilerin yaptığı hizmetlerin gerçek amacı da budur. Bunun anlamı şudur; Tanrı’nın şeksiz tam hikmet sahibi olmadığının delillerini toplamaktır.

Örneğin Allah, iki cinsiyet yarattığını söyler. Ama şeytan ve avanesi Tanrı’nın hikmetinde ve iradesinde zafiyeti olduğunu kanıtlamanın çabasıyla üçüncü bir cinsiyet olduğunu ispatlamak için çalışır.

Örneğin Allah’ın her şeyi kontrol edemediğini kanıtlamak için insan kaynaklı iklim değişikliğini ispatlamak için çalışır.

Aslında bütün bu konuların özü Adem ve Şeytanın savaşıdır. Allah şeytana “Adem’e secde et” emrini verdiğinden bu yana şeytan, Allah’ın hikmetsiz kararlar veren ve gücünde zayıflıklar bulunan bir Tanrı olduğunu ispatlamaya çalıştığı ahmakça bir çaba içinde çırpınmaktadır.

“Sonsuz ihtimal”, “astronomik ihtimal” söylemleri de şeytanın Allah’ın hikmetsiz olduğuna delil arayışından öte bir şey değildir.

Ahmak şeytanın anlamadığı şey; Allah’ın hikmetinde bir çatlak olmayışıdır. Cehennem neden şarttır anlıyoruz çünkü şeytan bu bulduğunu sandığı çatlakları sonsuza kadar orada test edebilecektir. Ve ahmaklığından dönemeyecek kadar kibirli olduğu için sonsuza kadar bu sonsuz ihtimal deneylerini test edecektir. Tam da uydurduğu o astronomik ihtimal sisteminde yaşamını sürdürecektir. Tek hücreli canlı da olacaktır, yağ kütlesi de olacaktır ve bahsettiği o zararlı mutasyonların şeklinde kaos sisteminde yaşayacaktır. Uydurduğu başına gelecektir. Tam hikmet sahibi olan Allah’ın hikmetinde zafiyet olmadığını da sonsuza kadar ispatlamaya çalışıp duracak çünkü ortaya attığı, bulduğunu söylediği çatlaklar sadece tahminlerinden ibaret ve bunu yapabilmesi için bilinmezliğe, sonsuzluğa bir taş atması gerekiyordu.

38:85 “Elbette, sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım” dedi.


“Sonsuz cehennem” söylemini daha iyi anlıyoruz. Çünkü, açıkça imkansız olduğu belli olan ihtimali kabul ederek Allah’ın yaratmasını inkar eden bir evrimci için bu süre boyunca bahsettiği ortamda yaşaması adil görünüyor.
Bu sonsuz, imkansız ihtimaller sonucunda oluşan bir meyvenin portakal olma ihtimali daha imkansızdır. Öyle ki, diğer sonsuz ihtimallerle oluşmuş insanın gözüne görüntüsü güzel geliyor, ağzına tadı güzel geliyor, burnuna kokusu güzel geliyor, vücuduna vitaminleri güzel geliyor.

102:8 Sonra o gün size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz!
Böylece o gün, portakala nasıl “imkansız ihtimallerle oluşmuş” dediği sorulacak. Ama tek tek açıklama yapması istenecek bu oranların hesabını tek tek uzun süren sorgudan geçirilecek yapması istenecek. (Ki mümkün olmadığı ortada bir oran bu.)

74:9-10 İşte o gün, çok çetin, çok zorlu bir gündür. Kâfirler için kolay değildir.
Cehennemde de bu sonsuz oranlı tesadüfen oluşacak meyveler olması beklenecek. Sonsuz günler sonra bir meyve oluşması yine imkansız ama Allah bu söze layık bir meyve yaratacak.

37:65 Meyveleri şeytanların başları gibidir.
Sonsuz oranlı tesadüfen oluşacak bu evrende sular neden böyle berrak ve serinletici ve içimi kolay olsun?

78:25 Yalnız kaynar su ve irin vardır.
Tam da bu “sonsuz oranlı imkansız tesadüf” söylemine layık bir evreni yine Allah oluşturacak.
Çünkü, “sonsuz oranlı imkansız tesadüf” ile sadece bir tanecik atomun oluşması bile yine imkansızdır. Eğer düşünürseniz…

“Evrim Yaşamın Kökeni ile İlgilenmez” Söylemi

Evrimciler evrimsel süreci araştırdıklarını ve yaşamın nasıl başladığının, ilk hücrenin nasıl oluştuğunun onların konusu olmadıklarını söylerler.
Matematiksel oranlar ve imkansız söylemi ilk canlının oluşumu için geçerliyken oluşan ilk hücrenin bir portakala bir insana dönüşmesi ihtimali de aynı derecede imkansız olarak tarif edilebilir.
Yani, hem ilk canlının oluşması “sonsuz oranlı imkansız tesadüf” ile mümkün değil hem de ilk tek hücreli canlının “sonsuz oranlı imkansız tesadüf” sonucu insan gibi bir canlıya dönüşmesi mümkün değil.