Anasayfa » Cinsiyet Eşitliği Değil Kuran Ahlakı

Cinsiyet Eşitliği Değil Kuran Ahlakı

Cinsiyet Eşitliği ile Kadınlara Sözde Özgürlük Vaadi

Terörist başı Abdullah Öcalan

Cinsiyet eşitliğini içeren doktrininde, kadınları baskı altına alan namus temelli din ve kabile kuralları temelinde “kadınların özgür olmadığı sürece bir ülkenin özgür olamayacağını” ve “kadın özgürlüğünün toplumdaki özgürlük düzeyini belirlediğini” ifade eder. 1

İlk bakışta “Özgür Kadınlar” ifadesi “Vay! Herhalde güzel bir şey söylüyor.” imgesi oluşturuyor değil mi?

Bu özgür bırakış ifadesi bir sokak köpeği özgürlüğü vaat ediyor. Sokak köpekleri özgürdür ama bu rezil bir özgürlüktür.

Öyle ki cinsiyet eşitliğini kendi gruplarında uygulayan PKK, PYD gibi terör örgütlerinde kadınlar vaat edilen özgürlüğü yaşıyorlar.

Kadınlar, erkekler gibi savaştırılıyor. Erkeklerle aynı işlere koşuluyor.

PKK kadın gerillalar (1)

Kadınlara vaat edilen eşitlik ve özgürlük burada bitmiyor.

Kadınların kimden hamile kaldığı önemli görülmüyor. Kadının doğurduğu çocuğa bakmak bütün toplumun ortak görevi görülüyor.

Sokak köpekleri gibi babalık kavramını önemli görmeyen bu özgürlük anlayışında “Vay! Bütün toplum çocuğu sahipleniyor. Herhalde güzel bir şey.” imgesi oluşmuş olabilir ama yine sokak köpekleriyle benzerlik gösteren davranışla aslında kimse de o çocuğu tam anlamıyla sahiplenmiyor.

Evrimciler

“İlk çağlarda insanların cinsel ilişki ve hamilelik arasındaki bağdan, dolayısıyla babalık kavramından habersiz olduklarını, bu yüzden de doğan çocukların bütün topluluğa ait olduğunu savundu. Teoriye göre erkekler babalık olayının farkına vardıklarında ilişkiye girdikleri kadınlara ve doğan çocuklara sahip çıkmaya başladılar, bu da anaerkilliğin yerini ataerkilliğe terk etmesi ile sonuçlandı.” 1

Darwinizm ideolojisini temel alan PKK, PYD gibi terör örgütlerinin vaat ettiği cinsiyet eşitliğini kurgulamak da yine darwinizme kalıyor.

Böylece evrimsel bir masal ile sadece kadına annelik görevi yüklüyor ama sorumluluk alacak baba olmuyor. İşte cinsiyet eşitliğiyle kadına vaat edilen özgürlük.

PKK’da kadın ve çocuk istismarı, İçişleri Bakanlığı belgesi: 1

Sokak köpeği benzetmesi darwinizm ideolojisini esas alan kişiler için bir hakaret değildir. Çünkü, köpek nasıl ki evrim ağacının bir halkası ise insan da onlardan sadece bir tanesidir.

Darwinizmin kurucusu Charles Darwin, kadınları köpekten biraz daha faydalı bir canlı olarak görür.

“Devamlı arkadaşlık (yaşlılıkta bile süren bir arkadaşlık), sizinle ilgilenecek biri –bir köpekten daha iyi oyalayabilecek- ev ve evin sorumluluklarını alacak biri.”

Charles Darwin, The Autobiography of Charles Darwin 1809-1882 (Ed. by Nora Barlow), New York: W. W. Norton & Company, Inc., 1958, s. 232-233

Evrimciler kadınları, erkeklerden daha aşağı ırk, maymunsu canlılar olarak görmektedir. (Kaynak: 1) Durum böyleyken darwinist kişilerin cinsiyet eşitliği, kadın özgürlüğü vaatlerinin altından kadınları daha da ezecek bir sistem çıkması doğaldır.

PKK’da kadın ve çocuk istismarı, İçişleri Bakanlığı belgesi: 1

Böylece “Sokak köpekleri gibi özgür olacaksınız. Ama bu sefil bir özgürlük. Yemek gördüğünüzde diğer köpeklerle savaşacaksınız, yaralanacaksınız, öleceksiniz. Sokak köpekleri gibi hamile kalacaksınız. Çocuğunuzu da sokak köpekleri gibi büyüteceksiniz. İşte özgürlük, sokak köpekleri de özgür değil mi?” görüşüne bazı kadınları ikna ettiler. (ki şuursuz kız çocuklarını demek daha doğru olur.)

Kadına şiddeti önlemeyi vaat eden darwinist cinsiyet eşitliği sonucunda ise hem hiçbir erkeklik görevini yapmayan hem de kadına hakim olmayı arzulayan daha sapkın erkekler türedi. Kadınlara rahatlığı amaçlayan görüş kadına zulmü daha da şiddetlendirdi. Kadına şiddet her geçen yıla göre daha da artarak devam etti. bkz. https://anitsayac.com/

Gerçek Özgürlük: Kuran Ahlakı

“Kadınları baskı altına alan namus temelli din kuralları” söylemi demagojik aldatmacadır.

Kuran-ı Kerim bizlere yaratılış gayelerimizi gerçek olarak bildirir. Bu yüzden Kuran’ın bildirdiği kurallar en güzel toplumu oluşturan kurallardır.

Yani, kuralsız olmak özgürlük demek değildir. Aksine koyulan doğru kurallar toplumun ve toplumu oluşturan kadın, erkek herkesin iyiliğine olacaktır.

Bu yüzden ilk olarak insanlık evrimsel masallardan kurtulmalıdır. Kuran ile kadınların nasıl yüce varlıklar olduğunu öğrenmelidirler.

Gerçek özgürlük kadınları savaşçı yaparak, zor şartlara sürükleyerek değil onların gerçek üstün değerleri anlayarak verilebilir.

Kuran’da Kadına Verilen Yüksek Değer

Kuran’da kadınların kavgayı beceremedikleri bildirilir.

43:18 Süs içinde yetiştirilip, kavgayı beceremeyen kadınları.

Allah, erkeklere mallarını kadınlar için harcamasını farz kılmıştır.

Bu durum, kadınlar çalışamaz anlamına gelmez. Erkeklere yüklenen kadınların lehine bir sorumluluktur.

4:34 Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ‘sorumlu gözeticidir.’

Kadınlarla evlenmek isteyen kişiler için kadının arzu ettiği mehri ödemesi gerekiyor. Kadınlar evlilik kararında özgür bırakılıyor.

4:4 Kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin. Eğer isteyerek ondan bir miktar size bağışlarlarsa, afiyet ve rahatlıkla onu yiyin.
4:24 Onlardan yararlanmanıza karşılık mehirlerini belirlenmiş miktara göre ödeyin. Mehir belirlendikten sonra karşılıklı gönül hoşnutluğuyla birbirlerinize bağışta bulunmanızdan dolayı üzerinize bir günah yoktur

Borç ayetinde bir erkek yerine iki kadın şahitliği ile bu tür konularda kadınların rahatsız edilmesi engelleniyor. Kadınlar üzerinde hiçbir baskı kurulmaması amaçlanıyor.

2:282 İki erkek olmazsa biri unuttuğu vakit öbürünün hatırlatması için razı olacağınız kimselerden bir erkekle iki kadın tanık olsun.

Kuran’da kadınlara mahrem yerleri ve göğüsleri dışında zinet yerlerini belirleyip örtmeleri emrediliyor. Nur Suresi 31. Ayeti ile kadınlar giyimde özgür bırakılıyor.

24:31 Kadın Müminler’e de söyle; bakışlarını sakınıp çevirsinler! Mahrem yerlerini korusunlar! Açıkta olan kısmı hariç zinetlerini açığa vurmasınlar! Örtülerini göğüslerine örtsünler!

Allah boşanmadan sonra kadınlar için evden kovulmamasını, onun yeni düzenini kurana kadar evde hep bir odalarının bulunmasını bildirir.

Bu boşanma durumda bile kadın ile dostluk içinde kadının yararının gözetilmesine dikkat edilmesini emreder.

65:1 Rabbiniz olan Allah’ın kitabıyla işlerinizi düzenleyin, onları evlerinizden kovmayın

Boşanılan kadına rahatlık sağlama görevi erkeğe farz kılınıyor.

65:7 Eli geniş, imkânları bol olan, bol nafaka versin. Geçim darlığı çeken de, Allah’ın kendisine ihsan ettiği nimetlerin, imkânların bir kısmını nafaka olarak versin.

Kuran’da kadınlarla ilgili daha fazla ayet

Kuran’da kadınlara üstün bir değer verilir. Kuran’da kadınlara pozitif ayrımcılık vardır.

“Cinsiyet eşitliği” diyenlerin Kuran’a karşı geldikleri ortadadır.

Cinsiyet eşitliği, kadınların faydasına değil zararınadır.

Şimdi, “Cinsiyet eşitliği”, “İstanbul sözleşmesi” demek yerine “Kuran ahlakı”, “Kadınlara Kuran’a uygun değer verilsin” demek daha doğrudur.

Kuran, erkeğe kadına değer yönünden birçok sorumluluk yüklerken kadına yüksek saygıyı da beraberinde getiriyor. Kadının bütün kararlarına saygı duyarken kadına iyilik yapmayı emrediyor.

Ama darwinizmin temeli olan doğal seçilim, “Güçlü güçsüzü yok eder” diyor. Bunu kabul eden erkekler vahşi hayvana dönüşüyor.

Doğal seçilim yoktur. Güçlü güçsüzü yok etmez. Bizler insanız. Erkekler, yüce varlık olan sevgi madeni kadınlara saygı duyar, Allah’ın farz kıldığı gibi kadınlara iyilikten başka bir şey yapamaz.

Bu vahşi ideoloji ise sadece kadınlar değil erkekler için de ve bütün toplum için de tehlikedir.

Kuran ahlakı ile sevgi birliğinin hakim olmasını isteyin. İçi boş özgürlük ve eşitlik vaatleri daha büyük felaketlere yol açtı, açıyor.

Velayet Sistemi

9:71 Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler.

Kuran’da bütün müminlerin birbirlerinin velisi olduğu bildirilir. Bütün toplum böylece birbirinin velisi hükmüne geçer.

Bu sistem darwinistlerin içi boş söylemleri gibi bir şey değildir. Çünkü burada dayandığımız bir yasa oluyor.

Yani, darwinistler “Kadınlar özgür olsunlar, herkese eşit pay verilsin.” dediklerinde bu bir yasaya dayandırılmıyor. Özgürlük ama nasıl bir özgürlük? Eşit pay ama ne kadar bir miktar?

Örnek darwinizmin temelini oluşturduğu komünist toplumlara baktığımızda bu eşit pay sokak köpeğinin önüne atılan bir parça ekmek kadar olduğunu görüyoruz. Yani herkes eşit ama bir parça ekmek kadar eşit. “Ama sürünüyoruz.” dediklerinde “Size vaat ettiğimiz eşitlikti ve eşitsiniz.” demiş oluyor.

Veya “Özgürlük demiştiniz.” denildiğinde bu toplumlarda “Evet hepiniz eşit rezillikte özgürsünüz. Hepiniz lağımın içindeki fare özgürlüğündesiniz. Pisliğin içindesiniz eşitsiniz ve özgürsünüz.” demiş oluyorlar.

Ama “Kuran temelli velayet sistemi” böyle bir şey değildir. Çünkü bir sorun olduğunda dayandığımız bir yasa bulunuyor elimizde.

Örneğin, toplum eşit olarak sürünürken bir kral sefahat içindeyse o kişiye;

28:76 Gerçek şu ki, Karun, Musa’nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: ‘Şımararak sevinme, çünkü Allah şımararak sevince kapılanları sevmez.’
28:77 ‘Allah’ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Çünkü Allah bozgunculuk yapanları sevmez.’

Kadın hakları, toplum sözleşmesi, hukuk konularının bütün temelleri(kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku, eşya hukuku ve borçlar hukuku), demokrasi, ekonomi… kısacası dünya hayatının bütün temel konularında dayanabileceğimiz bir yasamız oluyor.

Böyle bir yasayı esas almadan “ÖZGÜR OLACAĞIZ!” söylemleri bomboş sözlerden başka bir şey değildir.

“ÖZGÜR OLACAĞIZ!” ama nasıl bir özgürlük? “Sokaktaki köpekler gibi lağımdaki fareler gibi özgür!”

“KURAN’A DAYALI ÖZGÜRLÜK OLACAK.” ama nasıl bir özgürlük? İşte bu soruya bir yasa esas alındıysa gerçek cevabı verilebilir.

Cevabı, “Kuran’da tarif edilenin dışında bir özgürlükle, eşitlikle karşılaşılmayacak. Kadınlar giyimde, evlilikte, çalışma hayatında özgür olduğu Kuran ile güven altına alınıyor. Toplumun huzuru Kuran ile güven altına alınıyor. Bütün özel hukuk konuları Kuran ile güven altına alınıyor.”

Adamlık Dini

Her iki cinsiyetinde yaşam standartlarını yüksek seviyeye getirmek için yapılan çalışmalar yerindedir. Kadınların üstüne doğdukları anda yapıştırılan etiketler yüzünden hayatın her alanında yaşam standartlarını düşüren anlayış zaten yanlıştır.

Bu konu önemli bir şirk konusudur. Bütün toplum adamlık dinine inandığı sürece bu sorun yine içinden çıkılmaz haldedir.

Çünkü bir erkek çocuk daha doğduğu ilk günden itibaren ondan beklenen şeyler adamlık dinine göre şekillendirilir. Toplumda ismi olmayan bu gizli dine göre karakterlerden beklenen farz hükmünde davranışlar vardır.

Bu dine göre bir erkeğin; çocukluk yaşlarında davranışları biraz daha büyüdüğünde yapacağı davranışlar, biraz daha büyüdüğünde yapacağı davranışlar hep kurallarla sabittir.

Adamlık dininde kadın karakterinden, yaşlı teyze karakterinden, anne karakterinden, baba karakterinden, bir mesleğin karakterine kadar her şey belirlenmiştir.

Bir avukattan; kasıntı olması, takım elbise giymesi, her sohbette hukuksal ifadelerle konuşması, diğer insanlara biraz daha kibirle yaklaşması, mesleğinden dolayı saygı gösterilmesi gibi özellikler beklenir.

İşte adamlık dininde bir kadından da; küçüklüğünden itibaren yavaş yavaş ev işlerine yardım etmesi, erkek kardeşlerine hizmet etmesi, babasına hizmet etmesi, annesinin evde yardımcısı konumunda olması, evden dışarıya az çıkması, mümkünse hep evde oturması, erkek kardeşinin ve babasının giyimine karışması, istediğini giyememesi, dilediği gibi makyaj yapmaması, cep telefonunu babasının dilediği gibi karıştırabilmesi, her hareketinin hesabını vermesi, güzel maaşı olan bir erkek bulması, bu erkeğe hesap vermesi, bu erkeğin onun her şeyine karışması, evlenmesi, evlendikten sonra boşanınca baba evine geri gelmemesi, evlendiği anda hamile kalması, hamile kalamıyorsa hemen tedavi olması, mümkünse erkek çocuk doğurması, doğurduğu çocuğu büyütmesi, evlendiği erkeğin annesinin onunla uğraşması, dedikodu yapması gibi sayısızca farz hükmünde görülen davranışlar beklenir.

Adamlık dinine göre kayınvalide karakterinden beklenenler, koca karakterinden beklenenler, görümce karakterinden beklenenler gibi tek tek farz hükmünde davranışlar belirlenmiştir.

Bu gizli şirk dini ortadan kaldırılıp Kuran ahlakına geçilmedikçe kadınların hakları tam anlamıyla verilmiş olamaz.

Yani, yapılan iyi niyetli çalışmaları takdirle karşılıyoruz. (Her binada kadınların ihtiyaçlarına uygun odalar olması, istihdam da kadınların geride kalmaması vs.)

Ama insanların sessizce yaşadığı adamlık dini olduğu sürece bu tam anlamıyla gerçekleştirilemeyecek bir hayalden ibaret değil midir?

Gizli şirk dini adamlık dini;

Kadın, erkek, yaşlı, genç, doktor, imam, başörtülü kadın, başörtüsüz kadın… sayısız karakter kurallarına dayanır.

Oysa Kuran gibi bir yasaya dayanılmış olsaydı sadece Kuran’a uymak yeterli sayılacaktı. Şu an toplum bu gizli şirk dini ile boğuluyor. Hiç kimse rahat değil hiç kimse özgür değil.

En özgür görülen bir kadın bile aslında ondan beklenen karakter yüzünden o partiye gidiyor, orada bu dini uygulamak için zıplayıp gülüyor ve o halini sosyal medyada paylaşıyor. Hepsi bu dini yaşamış oluyor.

Bakın, dünyayı Allah yarattı ve Kuran’ı Allah indirdi. Şimdi Kuran dışında neyi kabul ederseniz edin rahat yaşamak haramdır.

Kuran dışında mutlu, huzurlu, özgür, rahat toplum olamaz çünkü dünyayı yaratan Allah bunun nasıl olacağını Kuran’da bildirmiş ve insanlar “Kuran değil biz biliriz.” diyorlar. Bunun mümkün olmadığını görüyoruz.

49:13 “Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır.”